Giderek daha fazla çiftçinin akıllı sistemleri ve dijital çözümleri çok iyi sonuçlarla kullanıyor olmasından dolayı yapay zeka son yıllarda, tarım sektörüne başarılı bir şekilde entegre edilmiştir. Bu nedenle sorulacak soru, artık teknolojinin ve özellikle de yapay zekanın çiftliklere entegre edilip edilmediği değil, yapay zekanın tarım sektörüne ve tarımsal gıda zincirine çiftçinin daha rekabetçi ve tarımın daha çevre dostu olmasını sağlayacak şekilde nasıl katkıda bulunacağıdır. Avrupa’nın tarım sektöründe yapay zeka uygulamasını güçlendirebilecek üç yol şunlardır:
Görev odaklı tarım
Tarım sektöründe yapay zekanın kullanımı sadece verimliliği artırmayı değil, aynı zamanda çevre dostu ve sosyal açıdan sorumlu bir tarımı da hedeflemelidir. Çiftçiler yeni teknolojileri kullanarak gıda tedarikini ve karbon tutulumunu sağlarken, aynı zamanda nüfusu besleme ve çevreyi koruma görevini de yerine getirebilir.
Çiftçiler tarafından çiftçiler için tasarlanan yapay zeka
Kimsenin bu yeni üretim modelinden yoksun kalmaması için, çiftçilerin uygulamak istedikleri tarımsal uygulamaları kendileri seçebilmeleri ve bu yeni uygulamalarda yeterli destek ve rehberlik alabilmeleri önemlidir. Bu nedenle Avrupa’nın Yeşil Anlaşma ve yeni Ortak Tarım Politikasıyla (CAP) mücadele etmeye çalıştığı iki büyük engel vardır: kırsal bölgelerde geniş bant hizmetlerinin tam olarak geliştirilmesi ve çiftçilerin eğitimi. Bu iki mesele, yeni tarım metotlarının geliştirilmesinde kilit rol oynayacaktır.
Verilerin korunması
Araziden veri toplama konusu, kullanım ve mülkiyet açısından özellikle önemlidir. Yapay zeka, çiftçinin üretim sürecini iyileştirebileceği şekilde, arazide milyonlarca verinin üretilmesinde bir kaynak olabilir. Bu verilerin işlenmesi ve herkese açık olması, ancak çiftçinin potansiyel faydaları anlaması ve verilerinin net ve adil bir şekilde kullanılacağını bilmesi halinde gerçekleşebilir. Bu yüzden veri hakları, erişim hakları ve verilerin yeniden kullanım haklarına ilişkin temel ilkelerin belirlenmesi hayati önem taşımaktadır.